“Longships” olarak bilinen uzun gemiler, Vikinglerin ihtiyaçlarına en uygun seyahat araçlarıydı. Bu gemilerle Grönland, Konstantinopolis ve Amerika gibi uzak yerlere seyahat ettiler. Gerçekten çok sağlam bir işçiliğe sahip bu gemiler hafif olmalarından kaynaklı Kuzey Denizinde çok hızlı gidebiliyorlardı. Yaşadıkları çağın uçaklarıydılar!
Dışarıdan bakıldığında aslında kanolara benzeyen bu gemilerle nasıl oldu da bu yolculuklarda hırçın denizleri aşabildiler? Ölümcül akıntıları atlatabilen, zorlu fırtınalarda parçalanmayan bu gemileri Viking mühendisler (ustalar veya marangozlar da diyebilirsiniz.) nasıl tasarlardılar? İşte tüm bu soruların cevaplarını teker teker yanıtlayalım.
Evrimleşme Süreci
Vikingler ilk olarak kanoya benzer yapıları olan kütük teknelerini kullanıyorlardı. Binlerce yıl boyunca İskandinavya sahillerinde gemileri çeşitli nakliye araçları olarak kullandılar. Coğrafyaları sık ağaçlar ve yüksek tepelerden oluştuğu için karadan seyahat o dönemin şartlarında hiçte kolay değildi. Fakat uzun sahil şeritleri, nehirler, göller ve fiyordlar Vikinglere denizden seyahat alternatifini düşündürdü. Böylece ilk teknelerini yani kanoları yapmaya başladılar.

Roma İmparatorluğu kuzeye doğru genişlerken bazı İskandinavlar komşularının ordusunda görev yaptılar. Savaştan döndüklerinde Romalıların denizcilik teknolojisini vatanlarına getirdiler. Roma’da gördükleri büyük savaş gemileri ve kanallardan mal taşıyan kargo gemilerinden etkilendiler. Çünkü bu gemiler yelken ve küreklerle güçlendirilmişti ve içerisinde bakır çivilerle tutturulmuş ahşap bir iç iskelet bulunuyordu. Bu yeni bilgileri kendi işçilikleriyle birleştirmeyi başardılar. İlk olarak kendi gevşek duran kütüklerini birbiriyle sıkı sıkıya bağlantılı tahtalar ile değiştirmeye başladılar. Tabanı oyulmuş olan kütüğü ise bir omurga tabanı ile değiştirdiler.
Daha sonra Vikingler tüm gemilerinde “klinker” adı verilen bir yöntemi kullanmaya başladılar. Bu yöntem, genellikle meşe olan ahşap tahtaların yan yana yerleştirilerek, birbirine kenetlenmesiyle yapılan bir tekniktir. Bu ahşap tahtaların kenetlenmesi, her tahta plankanın alt kısmı üzerinde yükselerek bir sonraki plankanın üzerine binmesiyle gerçekleştirilir. Ahşap tahtaların kenetlenmesi ve birbirine çakılması geminin daha dayanıklı ve su geçirmez olmasını sağlar. Bu nedenle klinker yapım tekniği, günümüzde bile bazı geleneksel teknelerin yapımında tercih edilmektedir.

Su yalıtımı konusunda oldukça başarılı bu yöntemde, teknenin alt kısmı için kullanılan ahşap kalın ve sağlam seçilmelidir. Kalın ahşap plakaların birbirine yakın şekilde yerleştirilmesi ve her plaka arasına kalafat malzemesi (arada kalan boşluklar hayvan kılı ve katran ile kapatılır) uygulanması, su sızdırmazlığı sağlar. Bu sayede teknenin alt kısmı, su geçirmez hale gelir. Ayrıca, klinker yöntemiyle yapılan teknelerin üst kısmı da su geçirmemesi için kaplanır. Bu işlem, genellikle reçine ve katran gibi malzemeler kullanılarak yapılır. Bu sayede, teknelerin hem alt hem de üst kısımları su geçirmez hale getirilir.
Yontma ve birleştrime işlemlerini nasıl yapıyorlardı?
Vikingler gemi yapımı için tahtaları seçerken birkaç faktöre dikkat ediyorlardı. Öncelikle, güçlü ve sağlam ağaçlardan yapılan tahtalar tercih edilirdi. En çok tercih edilen ağaç türleri arasında meşe, çam ve karaağaç yer alırdı. Bu ağaçların dayanıklılığı ve sertliği, gemilerin zorlu koşullara dayanabilmesini sağlıyordu. Bunun yanı sıra, tahtanın şekli ve boyutu da önemliydi. Gemi yapımında kullanılan tahtalar genellikle düz ve uzundu, böylece birleştirildiğinde geminin omurgası oluşturulabilirdi. Ağaçlar seçildikten sonra baltalarla kesilirdi ve asıl işlem ondan sonra başlardı.

Kesilen ağaçlar ingilicesi “Bark Spade” olan kürek benzeri bir aletle kabukları soyulurdu. Bazı tahminler bu kısım için baltalarının keskin uçlarını kullandıkları yönündedir. Bu işlem bittikten sonra ağaçlardan tahtalar elde edilmesi gerekiyordu fakat o dönemde el testeresi yoktu. Peki ne kullanıyorlardı? Kesilen ve soyulan meşe ağaçları bir düzeneğe yerleştiriliyor ve bölünmeleri için ağacın içine küçük takozları çakıyorlardı.

Bölünen, kabuklarından ayrılan kalaslar daha güçlü ve esnek bir yapıya getirilmesi için kömürlerin üzerinde ısıtılıyordu. Bu işlem odunun içindeki lignin adlı polimeri harekete geçiriyor bu da odun liflerinin eğilip bükülmesini sağlıyor. Esneyen kalasların hızlı bir şekilde tekne iskelesine yerleştirilmesi gerekiyordu. Aksi takdirde kalaslar tekrar sert bir hale geliyorlardı. Kullandıkları yönteme bakılırsa ilkel bir ısıl işlem uygulamışlar.
Demir perçinler kalasları birleştirmek için kullanılan en yaygın Viking yöntemidir. Perçinlerin ulaşamadığı yerlerde çiviler kullanılır. Vikingler, metal çivileri sıcak şekilde kullanarak kaynak yapmaya benzer bir yöntemle tahta parçalarını birbirine bağlamıilar. Bu yöntemde, ısınmış metal çivi tahta parçasına batırılır ve çivi soğudukça sıkıca tahtaya yapışır. Diğer bir yöntem ise, bakı çivilerin yerini tutmak için ağaç çivileri kullanmaktı. Bu çiviler, tahta parçalarını birleştirmek için deliklerden geçirilir ve ardından çivilerin uçları kesilir veya düzleştirilirdi. Bu yöntem daha az dayanıklı olabilirdi ancak birçok Viking gemisi bu yöntemle inşa edilmiştir ve başarılı bir şekilde kullanılmıştır.
Omurga bilerek V şeklinde tasarlanıyordu. Bu sayede yukarıda bahsettiğimiz kalasların kenetlenmesi daha kolay oluyordu. Bir diğer neden ise iki yandan da aynı olan bu gemilerin her iki yönden de yelken açabileceği anlamına geliyordu. Bu onların sığ sularda daha hızlı hareket etmesine ve yağmalardan sonra çabucak kaçmalarına olanak sağlıyordu.
Gemilerinde kürek kullanıyorlardı ama çok uzun mesafeler için kürek çekmek demirden bir kol gerektirir. Şanslarına bakılırsa o zamanlar yelkenliler icat edilmişti. Yelkenlerini kare şeklinde yün kullanarak tasarlamışlar. Islak ve fırtınalı havalarda yıpranmaması için deri şeritler eklemişler. Yelkenlerin bağlı olduğu direkler genellikle 16 metre uzunluğundaydı ve kürek çekilmesi gereken yerlerde güverteye indirilebiliyordu. Bu sayede sığ sularda, fark edilmeden düşman bölgelerine gizlice girmişler.
Denizcilik hünerlerini kürek çekmede de göstermişler. Her bir kürek konumuna bağlı olarak uzunlukları farklıydı. Her iki uçta uzun kürekler kullanılırken orta kısımlara kısaları yerleştirmişler. Tek bir figürleri vardı. Ejderha ve yılan başlıarı. Yontma uslatarı tarafından oyulan ağaçlarla yapılan bu figülerin tek bir amacı vardı. Korku salmak! Bir ihtimal onları kötü ruhlardan koruduğu inancı da zaman içerisinde bir gelenek oluşturmuş olabilir.
Yararlandığım Kaynaklar
- Alpkunt, Berkay. Viking Gemilerinin Özellikleri. (2021, 18 Ağustos). ungo. https://ungo.com.tr/2021/08/viking-gemileri-hakkinda-bilgiler/
- “isimsiz” Making a Viking Ship. regia. https://regia.org/research/ships/Ships1.htm
- Kucuk, Bahtiyar. Klinker tekneleri: Vikinglerin bin yıldır yaşayan geleneği ‘yok oluyor’. (2022, 23 Ocak) euronews. https://tr.euronews.com/2022/01/23/klinker-tekneleri-vikinglerin-bin-y-ld-r-yasayan-gelenegi-yok-oluyor
- Josh Gates. Bilinmeyene Yolculuk: Vikinglerin Sırları (2022, 26 Ocak). DMAX Turkiye. https://www.youtube.com/watch?v=aOlTn3TXsvI
- Bill, Jan. What’s so special about Viking ships? Çeviri: Aksakal, Nihal. Gözden geçirme: Boysal, Can.
TED-Ed. https://www.youtube.com/watch?v=kge0c2mNmRQ